Sayfalar

V. Mehmet Reşad'ın Cihad İlanı

Dünya koşar adımlarla topyekün bir savaşa yönelmişken, müttefikimiz Almanya, askeri açıdan tamamen tükenmiş Osmanlı ordusunu yenileyip ayağa kaldırmaya girişmişti. Bunu onlardan açıkça isteyen de Osmanlı yöneticileriydi. Almanya, son 200 yıldır hiçbir savaşı kazanamamış Osmanlı'nın müttefikten çok bir yük olacağını hesaplıyordu ancak Osmanlı'nın elinde büyük bir güç vardı. Müslümanlar'ın halifesi.

Alman İmparatoru II. Wilhelm’in doğuya yönelik amaçlarıyla ilişkili olarak ilgilendiği konu Cihad’dı... Müslüman doğu halklarını ve aşiretlerini Almanya’nın düşmanı Hıristiyan ülkelere karşı isyana kaldırabilecek bu İslami gelenek, tabii ki Osmanlı Sultanı’nın kullanabileceği bir silahtı ve öncelikle onun bu silahı kullanmaya inandırılması gerekiyordu. Almanya’nın talebi ve Osmanlı yönetici kadrosunun isteği ile, dönemin Osmanlı Sultanı V. Mehmed Reşad çok çabuk ikna oldu Cihad ilan etmeye... Ve Almanya propaganda yapmaya koyuldu.

Avrupalılaştırılan Cihad kavramına göre, "Türkiye haklı bir ulusal savaş" yürütecekti. Fetva, 1914´ün 14 Kasım sabahı Süleymaniye´deki Meşihat, yani Şeyhülislamlık makamından Fatih Camii´ne büyük bir merasimle götürüldü ve caminin avlusunda bekleyen kalabalığa ‘‘Fetva Emini’’ Ali Haydar Efendi tarafından okundu. Cihad ilan edildiğini öğrenen halk, bayraklar, sancaklar ve dualarla sokaklara fırladı, minarelerden salâ verildi.

Ancak, büyük ümitlerle ilan edilen “Cihad-ı Ekber” hiçbir işe yaramadı ve kimseler ciddiye almadı. Cihad ilan edildiğini sarayında öğrenen eski padişah II. Abdülhamit, "Şevketlû biraderim yanlış yaptı; bu büyük bir silah idi, kullanılmadıkça daha da büyük görünürdü. Asla kullanılmamalıydı..." demişti.

Son dönemin sadrazam ve genelkurmay başkanlarından Ahmet İzzet Paşa da; "Bazı şöhretler vardır ki, potansiyel olarak kaldıkça güce sahip olurlar. Taa çocukluğumuzdan beri Sancak-ı Şerif çıkarılır, mukaddes cihat ilan edilirse İslam dünyası ayağa kalkar, dünya birbirine geçer diye işitir dururduk. Böyle gereksiz ve zamansız bir şekilde bu fetvanın ilanı, hilafetin elindeki bu tehdit silahının önemini de ne yazık ki yok etti. Bu fetvadan haberdar olur olmaz, mahkum olduğu üzücü sonucu pek çoğumuz daha önceden anladık." diyecekti.


Cihad ilanı, beklenildiğinin aksine, Kutsal Topraklar sayılan Arabistan’da Halife-i Müslimin’e ve Osmanlı Devletine karşı tepki doğurdu. Ne zamandır İngilizler’in parasıyla beslenen ve onlardan “krallık” sözü alan Mekke Şerifi Hüseyin ardı ardına verdiği iki fetva ile bu Cihad’a karşı koydu ve akabinde Arap isyanını başlattı… Düşman ise, Hintli’sinden Senegalli’sine dünyanın her yerinden devşirdiği Müslüman askerleriyle Osmanlı ordusunun karşısına çıktı.

Ve bu Cihad, İslam tarihinin son cihadı olarak tarihe geçti…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder