Sayfalar

İnsan Kurban Etmek

Kurban denilince insanların aklına İbrahim öyküsü gelir. Kurban törenlerinin insan kurban etmeye dayanan bir kökeni olduğunu biliyoruz. Kurbanlar tanrılara sunulurdu. Peki neden?

Kurban geleneğinin Mısır, Suriye ve Mezopotamya bölgesinden çıkıp yaygınlaştığı düşünülüyor. Kuzey ve Orta Amerika’da, Pasifik adalarında, Hindistan ve Afrika’nın bazı bölgelerinde insan kurban edildiğine dair bilgiler var.

İlkel insan Güneş’in bir daha doğmayacağı, bitkilerin yok olacağı gibi korkularla yaşardı ve bunları kendileri kontrol edemediğine göre kontrol eden tanrılar olmalıydı. Onların yapabileceği tek şey ise tanrılara bir şeyler sunarak bereketi artırmak ve kötülüklerden korunmaktı. Kurban törenleri hasat döneminde yapılır. Ayrıca ilk başaklar, son başaklar biçilmez, yada tarlada bırakılır, tohum ekenler kadın olur, hatta cinsel semboller kullanılırdı. Kurban, cinsellik, tarım ve bereket çok yakından ilişkilidir.

19. yüzyılın ortalarında Bengal'de Khondların yaptığı törenlerde insanlar kurban ediliyordu. İngiliz efendiler insan kurban etmeyi yasaklayınca Bengal'liler teke veya buffalo kurban etmeye başlamışlar.

Kurban etme çeşitli biçimlerde olur. Afyonla uyuşturulan kurban bağlanıp kemikleri kırılır yada boğulur yada parçalara ayrılır yada kor ateş üzerinde yavaş yavaş yakılır vb. Önemli olan törene katılan herkesin, bayrama temsilcilerini gönderen tüm kasabaların, kurban edilen gövdeden bir parça almasıdır. Rahip, özenle ayırdığı parçaları, kendi paylarını heyecanla bekleyen kasabalara gönderir ve onlar da aldıkları parçayı törenle tarlalara gömerler. Geri kalanlar, özellikle kafa ve kemikler, yakılır ve küller ekinlerin üzerine iyi bir hasat elde etmek için serpilir.

Tarımın birçok kültürde önemli bir yeri vardır. Öyle ki Maya kültüründe mısır ve savaş tanrısı bulunduğu gibi mitlerinde geçen kötü varlıklar da mısır yiyen devlerdi. Azteklerde ekinler filizlenince tarlaya mısır tanrısını aramaya gidilir ve eve bir filiz getirilerek ona tanrıymışçasına yiyecekler sunulur ve sonra tapınağa götürülüp kutsanırdı. Tanrıları temsil eden insanlar kurban edilir ve tüm kış boyunca kullanılacak kuru mısır taneleri olarak geri döndüklerine inanılırdı. Kimi zaman kurban edilen insanların derileri törenlerde rahipler tarafından giyilirdi.

Kurban törenlerinde kimse zorla kurban edilmez, kurban edilecek kişi buna gönüllü olurdu. Maya inancına göre kurban edilen kişi 4 gün sonra Güneş ile birleşecek ve Dünya’ya çok daha ihtişamlı bir şekilde geri dönecekti. Ölüm karşılığında bir şeyler sunmak tüm inanç sistemlerinde mevcuttur. Kimisi daha iyi ve bereketli bir dünya yaşamı için, kimisi de öldükten sonraki dünyalar için kendini hazırlar ve inancının gereklerini yerine getirir.

Tapınaklarının basamaklarını Dünya’nın Güneş etrafında dönüş süresine denk yapan, heykellerinin alnına yılın hangi zamanı hangi açıdan ışık vuracağını hesaplayabilen insanların bu tür ilkel kurban geleneklerine sahip olması ilginç gelebilir ama astronomi bilmek tarladaki ürünleri kurtarmıyor, hava şartlarını düzenlemiyor, bitkileri korumuyor, başlarına iyi şeyler geleceğini garanti edemiyordu. Ve elbette ölüm ile yaşam döngüsü... Doğmadan önce neler olduğunu bilmediğimiz gibi öldükten sonra da ne olacağını bilemiyoruz. Aslında bakarsanız 1 saniye sonrasını bile bilemiyoruz. Ve bunlar, tanrılar yaratıp onlara yalvararak güzel bir yaşam sürmeyi, öldükten sonra ise yaşamaya devam etmeyi arzulamak için yeterli sebepler. Güneş tutulmasından korkan son insanların üzerinden o kadar da fazla zaman geçmedi...

1 yorum:

  1. Bu tarz bilgiler ardından keşke kaynak da belirtsek. Neyse siz belirtmemişsiniz ben sizin yerinize belirteyim. Kaynak: mircae eliade- dinler tarihine giriş. Sayfa 335-336

    YanıtlaSil